Review

Dinamik Yapısıyla Gücün Evrilme Sürecinde Gelinen Nokta; Keskin Güç (Sharp Power) Kavramı – 2

Gücün Boyutları

Uluslararası ilişkiler disiplininde, “Yumuşak Güç” (Soft Power) ve “Sert Güç” (Hard Power) kavramları, 21.yy’ın başlarında ABD’nin değişen güç kullanımı ve kendine özgü ayırt edici özelliği askeri ve ekonomik güç kullanma yöntemlerine dayalı ortaya çıkan kavramlar olarak bilinir. Bu açıdan ‘Yumuşak Güç’ tanımı literatürde ilk defa 1990’larda kullanılmıştır. Talu’ya göre, Arquilla ve Ronfelt, ‘‘Yumuşak güç’’ tanımının isim babaları olarak bu kavramı “İlk aşamada Amerika’nın evrensel değerlerini büyülemek ve daha sonra bu değerler üzerinden Amerikan ideolojilerinin benimsenmesine zemin oluşturmak ” misyonu taşır.1Clinton döneminde Ulusal Danışma Konseyi Başkanı ve Savunma Bakanı Yardımcısı Josep Nye ise, ‘‘Yumuşak Gücü, başkalarını cezbederek ve ikna ederek, isteklerimizi başarıyla elde etmeyi sağlamak ’’şeklinde tanımlamaktadır .Nye burada zorbalığı değil ‘‘işbirliği’’ ve’ iknayı’ esas almıştır. Aynı zaman da Nye ‘‘Sert Güç – Yumuşak Güç’’ farkına değinerek denklemin aslında askeri-ekonomik güç (sert güç) kadar bir birbiriyle etkileşimini; evrensel ve kültürel değerler, normlar ile liberal kurum ve kurallara,başka bir ifadeyle ‘‘Yumuşak Gücün’’ önemine vurgu yapması, günümüz güvenlik anlayışının çok boyutluluğunu ortaya koyan bir yaklaşımdır.2

Çavuş’a göre, burada kavramı muğlaklaştıran şey ‘‘Yumuşak Güç’’ için kullanılan araçların ve yöntemlerin yumuşak olması gerektiği kısımıdır.Dolayısıyla Çavuş bu perspektifle Lee’nin yumuşak güç uygulamalarını, kaynaklarına indirgemesine değinir .Yumuşak gücün; fikir, imaj, teoriler, söylemler, eğitim, kültür, gelenekler, ulusal veya küresel simgelerin yumuşak kaynaklarla gerçekleştiğini söylemiştir. ‘‘Yumuşak Güç’’ ve ‘‘Yumuşak Kaynakların’’ birbiriyle olan ilişkisi üzerinde durmuştur. Lee’ye göre ‘‘Yumuşak Güç’’ veya ‘‘Sert Güç’’ zorlayıcı yada işbirlikçi olabilir.Buradaki fark kaynakların kullanımındadır. Nye, yumuşak gücün ‘‘ikna’’, ‘‘rıza’’, ‘‘cezbetme’’, ‘‘işbirliğine’’ dayanan unsurları öne çıkartırken, Lee kaynakları öne sürer ve yumuşak gücün zorlayıcı sert gücün ise işbirliğine dayandığını savunmasıdır. Sert gereçler (ekonomik, askeri) bazı olaylarda yumuşak güce misal teşkil ederken yumuşak gereçlerin de (politika, siyasi değerler, kültür-tarih) sert güce misal olabilecek durumların söz konusu olduğunu söyler.3 Dolayısıyla Nye gücün, kullanılan gereçlere indirgenmemesi gerektiğini düşünerek kaynak/olanakların istenilen sonucu elde etmede üstün liderlik becerisi ve iyi tasarlanmış stratejiler gerektiğini bunun da genellikle yetersiz kaldığını ve liderlerin çoğunlukla yanlış değerlendirdiğini söyler. Asıl kaynağını devletlerin kültürüne, siyasi değerlerine ve dış politikalarına dayandırmıştır.4Günümüzde ise ‘Sert güçten’’ farklı olan ‘‘Yumuşak güç’’ , birçok devletlerin farklı sebebiyetler ve gereçleri ile kullanılmasıdır.

Uluslararası disiplininde , genellikle askerî ve ekonomik güce denk gelen Sert güç kavramı içerisinde askeri müdahaleyi, baskıyı ve dayatmayı barındırır. Tarihe baktığımızda savaşı ve askerî güç kullanmayı içerisinde barındıran sert güç kullanımı çok fazla olması ve bertaraf edilemediğini görmekteyiz. Eski dönemler de ise sert güç, istenilen amaca ulaşmak için devletlerin tek çıkış yolu olarak görülmüştür . Fakat Nye sert güç kavramını , tehdit edici ve zorlayıcı kullanımından farklı olarak ikna etmeye yönelik kullanımını da dâhil ederek tanımlamıştır. Bu bağlamda “ikna” ve “rıza” tanımları sert güç ve yumuşak güç kavramlarıyla ilişksine, bağına vurgu yapar.

Nye, askeri güç ile ekonomik güç, karşındakilerin düşüncelerini şekillendirmede kullanılabilen sert güç unsurlarıdır. Sert güç hem ikna (havuç) hemde tehdit (sopa) şeklinde de olabildiği için güç kullanımının dolaylı yollarını ortaya çıkarmıştır. Bir devlet diğer aktörlerle ilişkilerinde istediğini elde etmek, peşinden gelmelerini sağlamak,değerlerine hayranlık uyandırmak, öncülük ve önderliğini, onun refah ve ekonomik konumuna erişmeyi arzuladığı için de alabilir.5

Genellikle ‘’Sert Güç’’, uluslararası aktörün ekonomik ve askeri kaynaklarını kullanarak karşındaki aktör veya aktörlerin davranışlarını şekillendirebilme istediğini yapabilme yeteneğidir . Nye ’ye göre bu yeteneği gerçekleştirmek için ancak inandırmaya ya da tehditlere ihtiyaç vardır. Nye, sert güçle yumuşak gücün aralarında önemli derecede bağdaştırıcılığı ve bu bileşenin etkinliği üzerinde durmaktadır. Bu iki kavramı ayıran gereçlerin farklılığıdır . 6 Yumuşak güç, sert güçte kullanılan askeri ve ekonomik güç dışında kalan yöntemleri kullanılarak kaynaklarını ; değerler, kültür, politikalarını uygulamak için gündemi yaratma, yanına çekme ve cezbediciliğini kullanır . Sert güç ise gereçleri; baskı, yaptırımlar ve ödemeleri uygulamak için emir, zorlama, ikna etmeyi kullanabilir.Nye ayrıca yumuşak güçte meşruluğun önemine vurgu yapar. Dolayısıyla aktörlerin amaçlarını meşrulaştırabildiği süreçte daha az dirençle karşılaşacağını söyler.7

Amerika’nın eski başkanı Clinton’un 2009 ‘da üzerinde durduğu‘‘Yumuşak ve Sert Güç’’ kavramlarıyla ilişkili yeni bir tanımdan “akıllı güç” kavramından bahseder.Nye Sert ve yumuşak güç kavramlarının iç içe geçmiş “dayatma ve ödetmeye odaklı sert güç ile ikna etme ve cezbetmeye dayalı yumuşak gücün bir alaşımı” olarak tanımlamaktadır. Nye ‘‘Akıllı güç’’ insanların tercihlerini biçimlendirecek, belirleyecek kabiliyete dayandığını söyler. Bir diğer ifadeyle karşındakinin isteklerini biçimlendirme de diyebiliriz. ‘‘Akıllı güç’’, ne sert güce ne de yumuşak güce karşılık gelmektedir. Akıllı güç, istediklerine sahip olmak için sert ve yumuşak güç ile oluşturulan yeni bir bileşen, yeni bir boyutla taktiksel yöntemleri içerisinde barındırır . ‘‘Akıllı güç’’,askeri yapı gereksiniminin önemini dikkate alarak aktörün adımlarını işleyerek meşruiyet kazandırmaktır.Bu bağlamda ilişkilerde ortaklığı,anlaşmaları, işbirliğini esas alan kavramdır.8

National Endowment for Democracy (NED) 1983’deAmerika’da ülkelerin yumuşak güçlerini raporlayan, toplumlara yaymaya çalışan ve etkisiniaraştıran kuruluşudur.‘‘Keskin Güç’’ 2017’nin sonlarına doğru NED’den Christopher Walker ve Jessica Ludwing tarafından literatüre kazandırılan bir kavramdır.Günümüzde otoriter güçlere, özellikle de Çin ve Rusya’ya atfen kullanılır.

Josep Nye bilginin düşmanca amaçlar için sahtece kullanımı olan keskin güç,kaba(sert)gücün bir çeşididir.Alternatif önerilerle,bir cazibe sunmaz.Hedef toplumun dikkatini dağıtmak ve manipülasyon (yönlendirme,bilgileri değiştirme)en önemli amaçlarıdır.Walker’a göre Soğuk Savaşın sona ermesiyle askeri ve ideolojik rekabet yerini ekonomik rekabete bırakmıştır.Bu dönemdeki yumuşak güç unsurları ekonomik rekabete hız ve önem kazandırmıştır. Çin ve Rusya gibi otoriter ülkeler, liberal demokrasilerle kurulan ekonomik ilişkilerle uluslararası toplumda imajlarını manipülasyon ve saptırma yoluyla değiştirmeye çalıştıklarını söyler.Walker ‘‘Keskin Gücü(Sharp Power)’’ ,siyasal çoğunluğu ve ifade özgürlüğünü baskılayan ülkelerin haber ve iletişim araçları ile kültürel bağlantı unsurlarını kullanıp uluslararası sistemde imaj ve itibar mühendisliği yapmaları olarak nitelendirmiştir.9

NED’nin ‘‘Yumuşak Güçten Keskin Güce:Yükselen Otoriter Etki” raporunda Walker ve Ludving, hem ABD hem de diğer demokratik devletlerde‘‘Keskin Gücün’’ etkisinin genişlediğini ve geliştiğinin altını çizerek özellikle Çin ve Rusya gibi otoriter rejimlerin uygulamalarına yumuşak güç ile yanıt vermemeleri gerektiğini iddia ediyorlar.Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü başkanı Ji Zhiye, Çin’in uluslararası ilişkilerde kazan-kazan işbirliğini benimsediğini, kalkınma konusundaki kapsayıcılık tanımının onayı ve nüfuzunun zaman alacağının söyleyen Ji ayrıca, batı medyasının ve uzmanlarının ‘‘Çin tehdidi’’ boyutunu kazanan ‘‘keskin güç(sharp power)’’ tanımını kabul etmiyor. Batının kendi perspektifinden uygulamalarını ‘yumuşak güç’ olarak tanımlarken Çin kültürünün yayılma etkinliğini, cazibesi ve gelişim boyutunu anlatmak için ise ‘‘keskin güç’’ tanımını kullanmalarını eleştirdi. Bir diğer isim ÇHSDK’nın 13. Ulusal Komitesi’nin ilk oturumunun sözcüsü Wang Guoqing de ‘keskin güç’ kavramını eleştirdi.Çin’i ‘‘keskin güç’’tanımıyla atfedilip bu yaklaşımlarının taraflı ve yanıltıcı bulduğunu ifade eden Wang, ‘‘keskin güç’’ tanımını “Çin tehdidi” ifadesinin yeni bir versiyonu biçimi olarak görür. Wang, “Uluslararası toplum, başta büyük ülkeler, çeşitlilik ve kapsayıcılık içinde uyum ile karakterize edilen kültürel alışverişi geliştirmeli, kazan-kazan işbirliğine dayalı yeni bir uluslararası ilişkiler biçimi kurmalı ve insanlık için ortak bir gelecek kurmak ve bu gelecek için birlikte çalışmalıdır.” dedi .Ji ve Wang uluslararası ilişkilere yeni perspektiften bakılması gerektiğine vurgu yaparak ileri teknolojilerin ve altyapıda yaşanan gelişmelerin dünya ülkelerinin çıkarlarını iç içe geçirmektedir.Bu nedenle tüm dünyanın gelişmeyi ortak hedef olarak tanımlanması gerektiğini söylediler.

Batı Çin’in uluslararası sistemde “re-emerging power” olarak atfedilen çıkışını tehdit olarak algılamakta ve endişelenmektedir.Çin’in bir çok ülke ile “dışarı açılma” yöntemiyle bilhassa 2008’deki küresel ekonomik kriz büyük genişletme imkanı sağladı.Çin, en çok nüfusa sahip ve ikinci büyük ekonomisi olan ülkedir.Ordusunu modernleştirmede ve Amerika Birleşik Devletleri’den sonra ikinci sırada yer alarak yatırımının büyük bir bölümünü orduya yapan güçlü bir uluslararası aktördür.“Bir Yol Bir Kuşak” (One Belt One Road – OBOR) projesi Çin’nin bölgedeki varlığını muazzam ölçüde hissettirecek kapasiteye sahiptir. 21. yy’ın Marshall Planına benzetilen bu proje Batının hakim olduğu finans, ticaret, lojistik, iletişim, altyapı ve kültür bağlarını örerek bir seçenek oluşturmaktadır.21 yy’ın değişen güç dengeleri 2012 yılında, Groningen Üniversitesi’nden,veri kullanarak McKinsey analistleri aracılığıyla küresel ekonomik ağırlık merkezinin değiştiğini ortaya koyan bir harita yayınlayarak ağırlık merkezinin 1945’den sonra Atlantik bölgesinden Amerika’ya taşındığını, 1960-1990 yılları arasında Kuzey Yarımküresinin Batı kısmında olduğunu fakat 2000’li yıllarda ise rota değişerek ağırlığın Çin’e doğru döndüğü görülmektedir.Askeri ve ekonomik veriler bir güç değişimini ortaya koymaktadır. Joseph Nye’ın da ‘‘Is the American Century is Over?’’ eserinde belirttiği gibi güç, Batı’dan Doğu’ya doğru kaymakta olduğunu söyler.Sanayi Devrimi ile Batı büyük bir üretim merkezi haline gelmiş ve hâlende üretimin büyük bir bölümünü Çin, Hindistan gibi ülkeler üzerinden sahayı elinde tutmaya çalışır.Bunuda Çin’i gelişimini yeni tehdit algısı göstererek açığa çıkarmaktadır.10

Keskin güç uygulamalarının amacını Oğuzlu,kendi doğrularını ve hikayelerini başaklarına kabul ettirirken kendilerini yüceltmek,başkalarını karalamak,bilgi kirliliği yaratmak ve bu kaotik ortamda kendi doğrularınızı en gerçek hikaye olarak sunmak yani bilgi ve gerçeklik üzerine tekellik kurmak olduğunu vurgular.Kendinizi anlatmanın ötesine geçip başkalarını daha az meşru ve cazip aktörler alarak göstermeye çalışırsanız artık gücün,yumuşak güçten keskin güce geçiştiğini söyler.Oğuzlu ‘‘Keskin Güç’’ kavramının uygulamalarında açık toplumların, batılı demokratik devletlerin politikaların da kolayca uygulayamadıklarını savunur.Kapalı toplumlarda ve güçlü merkezi devlet geleneklerine sahip olan devletlerin ise daha başarılı olduğunu vurgular.11

ABD,Çin ve Rusya gibi büyük devletler güç uygulamalarını birbirlerini kontrol etmek için kullanmaktadır.Sert güç kısa sürede sonuç alıcı olabiliyorken verdiği zarar ve tahribattan dolayı İkinci Dünya Savaşı’ndan beri istisnalar haricinde Kore Savaşı,Vietnam Savaşı,Afganistan Savaşı,Körfez Savaşı gibi tercih edilmemektedir.Yumuşak güç ise uzun vadeli ancak amaca ulaşmaya hizmet etmektedir.Son dönemlerde hızla gelişen iletişim teknolojisi ve ortaya çıkardığı keskin güç ise bilgi savaşını öne çıkarmıştır.Modern dünyada gelişen teknolojilerle insanların hayatları iç içe geçerek birbirine bağlandığını görmekteyiz. Amerika(Batı), Çin’le birbirlerini dengeleyebilirlerse küresel sorunlar (terör, iklim değişikliği, salgın hastalıklar, ekonomik krizler, vs.) daha kolay çözüme ulaşılabilir.Bu dönemde büyük güçlerin önünde işbirliğinden başka alternatif görülmemelidir ki ‘‘Güç’’ kaosula değil ortak kazancı,işbirliği,dengeyi beslemelidir.Cemil Meriç dediği gibi ‘‘her tarif bir tahriftir’’.Dolayısıyla sosyal bilimlerde mutlak kavram yoktur.Yani herkesin üzerinde ittifak ettiği bir tanım olması mümkün değildir.Çünkü tanım zaten ihtilaftan doğar.Tanım ihtiyacı da ihtilaftan doğduğu için sosyal bilimler de tanımlar hiçbir zaman tartışılmaz değildir.Bu nedenle eleştirel bir yaklaşımla gücün tanımına ve boyunlarının literatüre kazandırılma sürecini ele alarak Kesin Güc kavramının bağlamında çok farklı tanımlamalar ve nitelikler kazandığını bir diğer ifadeyle tıpkı diğer tanımlar güç ve gücün boyutlarında olduğu gibi…Dolayısıyla güç kavramının nereye doğru evrileceği uluslararası sistemde aktörlerin nasıl kullanacağına,yönetimlerine ve liderlerinin performansına bağlı olduğu kanaatindeyim. Tabi bu süre zarfında diplomatlar,uzmanlar ve akademisyenlere büyük iş düşüyor. Çünkü kamu diplomasisinde başarısı gözardı edilemeyecek Çin belki daha farklı evrilmelere kapı açarak uluslararası ilişkiler litaretürüne yeni kavramlarla çok sesliliği kazandırılabilir veya sebebiyetler verebilir Bugün Batı’nın Doğu’yu nasıl algıladığıdan çıkıp yarın Doğu’nun da Batı’yı nasıl algıldığına yada bu rekabetin çok kutuplu sistemde Çin’in üzerinde de durduğu ortak değerler ve kapsayıcılık kavramı perspektifinden bir işbirliği getirir mi zaman gösterecek.

1 TALU Umur, “ABD’nin Yumuşak Gücüne Ne Oldu?”, Söyleşi, NPQ Sosyal ve Politik Yorum Dergisi, (2005), Cilt 7,Sayı1, s. 26

2 NYE Joseph, Amerikan Gücünün Paradoksu, Dünyanın Tek Süper Gücü Neden Tek Başına Davranamaz?, Çev: KOCA, Gürol, İstanbulLiteratür Yayıncılık,(2003), s. 10-11

3Çavuş Tuba, Dış Politikada Yumuşak Güç Kavramı ve Türkiye’nin Yumuşak Güç Kullanımı, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,(2012),Cilt 2,Sayı 2, s.23-37

4 NYE Joseeph ,The Future of Power ,New-Yrok ,(2011), s.8

5 NYE Joseph, Amerikan Gücünün Paradoksu, Dünyanın Tek Süper Gücü Neden Tek Başına Davranamaz?, Çev: KOCA, Gürol, Literatür yayınları, İstanbul (2003) s.10-11

6NYE Joseeph ,The Future of Power ,New-Yrok ,(2011), http://www.ozetkitap.com/kitaplar/gucun_gelecegi.pdf s. 32-33 Erişim:30.06.2020

7 Çavuş Tuba, a.g.e , s. 24-25

8ÇAĞLARAli, a.g.e s.5-6

9 BİRDİŞLİ Fikret, Uluslararası Güvenliğin Tarihsel Gelişimi ve Port-Modern Güvenlik Dönemi,Güvenlik Bilimler Dergisi,10 Şubat 2020, s. 249

10ÇALIK Elif Selin,Literatüre Kazandırılan Yeni bir Terim: ‘Keskin Güç’ ve Çin’e Atfedilme Nedenleri,Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Derneği,3 Ocak 2018

11OĞUZLU Tarık,Korona Sonrası Dünyanın Gerçeği:Keskin Güç,Fikir Turu,18 Mayıs 2020 https://fikirturu.com/jeo-strateji/korona-sonrasi-dunyanin-gercegi-keskin-guc/ Erişim:04.06.2020

Show More

Related Articles

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Back to top button